“Herkes servetini kendi ellerinde tutar, tıpkı bir heykeltıraşın, daha sonra harika bir objeye dönüştüreceği bir taş gibi.. Ancak bu tür sanatsal faaliyetlerde de diğerlerinde olduğu gibi durum aynıdır: Sadece bunu yapabilecek kabiliyetle doğarız. Malzemeyi istediğimiz şekle sokma becerisi ise öğrenilmeli ve özenle geliştirilmelidir.”
JOHANN WOLFGANG VON GOETHE
Bugün özetlediğim Robert Greene’in Ustalık kitabının ana fikri de Goethe’nin bu cümlelerinde yatıyor.
Ustalığa doğru yürürken, zihninizi ve hayatınızı şekillendirmek için gerekli becerileri öğrenmeye ve geliştirmeye hevesli olabilmek. Bunu da, daha önce benzer yollardan yürümüş ustaların ayak izlerini takip ederek yapmak.
Çoğu insan Da Vinci ve Mozart gibi büyük ustaların olağanüstü başarılarının doğal yetenek ve doğuştan gelen dehadan kaynaklandığını düşünebilir.
Ancak bu doğru değil. Aslında, doğuştan gelen yetenek ile bir beceri ya da alanda ustalaşmak arasında doğal bir bağlantı yok, diyor Greene.
Bir araştırmanın gösterdiği gibi, birçok küçük çocuk göz kamaştırıcı yetenekler sergilerken, nispeten çok azı kayda değer bir başarıya imza atıyor. Öte yandan, okulda pek de parlak olmayan bazı öğrenciler, daha sonra üstün yetenekli akranlarından çok daha başarılı bir kariyere ulaşabiliyorlar.
Usta olmak için kalıtsal yeteneklere, parlak bir okul başarısına ya da çok yüksek IQ'ya ihtiyacınız yok. Yapmanız gereken; alanınızı, odaklanacağınız konuyu bulmak ve sizden önceki büyük ustaların adımlarını izlemek, diyor yazarımız.
Çok severek özetledim bu kitabı. Umuyorum sizin için de ilham verici olur.
Önümüzdeki Pazar yeni bir kitap özetinde buluşmak üzere.